VAKFİYELERİMİZ VE UNUTULMAYA YÜZ TUTAN KELİMELER
Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Mütevelli Heyet Başkanı
Vakıfların kuruluş nizamnâmesi olan Vakfiyelerde geçen ancak bugün unutulmaya terkedilmiş bazı kelimeleri, yeni neslimize tanıtmak ve hatırlatmak için bu yazıyı kaleme alarak neşre hazırladık. Elli altmış sene öncesinde hemen herkes tarafından rahatça okunup anlaşılan bu kelimeler bugün bilinemez olmuştur. Vakfiyelerde geçen ve yüzyıllarca insanlarımıza dil zenginliği veren birkaç sözcüğün anlamlarını şöylece sıralayabiliriz:
Âb-rîzci: Mevlevî dergâhlarında abdesthâne temizleyicileri, darüşşifalarda yatalak hastaların alt bakımını yapan kimseler
Anbârî: İmâretlerin erzâkını ambarda muhafaza etmekle vazifeli şahıslar. Ayrıca bunlara kilerci de denilirdi.
Aşır-hân: Aşır okuyan yani Kur’an’dan seçtiği on âyeti istediği zamanlarda okumakla görevli okuyucu kimse.
Bennâk: Eskiden raiyye (devlete yarı bağlı halk) olanların tımar sahiplerine verdiği bir çeşit vergi.
Bevvâb: Vakıf kuruluşlarında çalışan kapıcılara verilen isim.
Buhurcu: Vakıf kuruluşlarında buhur yapmakla görevli kişi. ( Yani güzel koku için tütsü yapan kişi )
Câbi: Vakıf gelirlerini toplamakla görevli tahsildar.
Câmeşûy: Yeniçeri ocağında ve darüşşifalarda çamaşır yıkamakla görevli olanlar. ( Yani çamaşırcılar )
Cüz-hân: Kur’an’ın otuz bölümünden birini okumakla görevli okuyucu kimse. ( Cüz okuyucular )
Çerâgî: Kandilci ve sirâcî’nin eşanlamı. Çerâgî özellikle tekkelerin lambalarını yakmakla meşgul olan şahsı ifade etmektedir.
Derviş: Herhangi bir tarikate intisap ederek şeyhin hizmetinde olan kişi.
Devir-hân: Her Cuma namazından önce, Kur’an’ın bir cüzünü okumakla görevli olan ve bir ayın sonunda yeniden başlamak üzere Kur’an’ı hatim eden kişi.
Dirhem: Gümüş para ( bir ölçü birimi ) 1 okka 400 dirhem.
Du’âgû: Vakıf kurucularının isteklerinin gerçekleşmesi gayesiyle Allah’a dua eden kişiye verilen özel isim. Güzel dua okuyan kişi.
Eczâhân: Kur’an’ın otuz bölümünden birini yani bir cüzünü okumakla vazifeli okuyucular.
Edviyekûb: Darüşşifada macun, merhem ve şurupları hazırlamak üzere bitkileri döven kişi, attar. ( yani ilaç hazırlayıcısı )
Ed’iyye-i me’sûre-hân: Bizzat Peygamber Efendimiz tarafından rivayet edilerek okunması tavsiye edilmiş duaları okumakla vazifeli dua okuyucusu.
En’am-hân: Belirli zamanlarda Kur’an’ın En’am suresini okumakla vazifeli okuyucu kimse.
Ferrâş: Vakıf kuruluşlarının halılarını yaymak, katlamak, süpürmek ve temizlemekle vazifeli kişi.
Fetih-hân: Kur’an’ın Feth suresini okumakla vazifeli okuyucu kimse.
Fodula katibi: İmaretlerde fodula adı altında hazırlanan ve medrese talebeleri, tekke müridleri ile fakirlere dağıtılan ekmeklerin kayıt ve dağıtım işleriyle meşgul olan kâtip.
Fülfül: Biber ( Yemeklerde ve sofrada kullanılır )
Gallât: Ekinler, mahsuller, el emekleri. Kira gelirleri.Yani vakfın her türlü gelirleri.
Habbâz: İmaretlerde ekmek pişirmekle görevli fırıncı.
Hâfız-ı kütüb: Kütüphane memuru. Kitapları korumakla görevli kimse.
Hâfız-ı sanduk: Kur’ân-ı Kerim ve diğer kıymetli kitapları sandıkta saklayıp muhafaza eden kişi.
Halife-i mekteb: Mektepte öğretmenin yardımcısı.
Hammâl: Vakıflar için satın alınan malları taşımakla vazifeli şahıs.
Hatîb: Camilerde cuma günü hutbe okuyup namaz kıldırmakla görevli kimse.
Hatim-hân: Kur’an’ın tamamını okuyarak bitiren yani Fatiha’dan Nâs’a kadar okuyarak sonlandıran hatim indiren kişi.
Hınta: Buğday.
Hime-keş: Odun taşıyıcısı.
Hime-şiken: Oduncu.
İhlâs-hân: Kur’an’ın İhlâs Sûresini okumakla vazifeli okuyucu kişi.
İhzâriye: Mahkemelerde mübâşir parası veya mahkemeye cebren getirmek için yazılan celb yazısı.
Kandilci: Bakımı vakıflar tarafından yapılan kamu aydınlatma vasıtalarının yakılması ve söndürülmesiyle meşgul olan görevli. ( Camilerde kandil yakmakla görevli kişi )
Kantâr: Eskiden kulanılan 44 okkalık veya 56.452kg’lık bir ağırlık birimi.
Kantârî-i İmâret: İmaretlerde her gün tüketilecek erzakın tartıcısı yani kantarcı.
Kâse-keşân: İmaretlerde çalışan kase taşıyıcı.
Kâse-şûy: İmaretlerde bulaşıkçı.
Kâtib: Vakit mütevellisinin sekreteri. ( Yani yazı işlerini deruhte eden kişi )
Kâtib-i kiler: İmarete erzak satın alınması ve bu erzakın tüketimi sırasında satın alınan ve tüketilen malların listesini tutmakla vazifeli şahıs. ( Yani kiler katibi )
Kayyum: Vakıf kuruluşlarını korumak, temizlemek, ışıklarını yakmak ve onlarla ilgili diğer işleri yürütmekle görevlendirilmiş kişilere verilen umûmî isim.
Kelime-i tevhid-hân: Kelime-i tevhid’i yani (Lâ ilahe illallah ) lâfzını 70 bin kere zikr etmekle vazifeli okuyucu kişi.
Kehhal: Göz hekimi. Göz bakıcısı , göz için ilaç hazırlayan kişi.
Kendüm-küb: İmaretlerde buğdayı bir havan içinde ezip yemeklik hale getiren döğücü kişi.
Kennâs: Umûmi WC’leri temizlemekle görevli kişi.
Keyl: Kile. Ölçü birimi.
Keyyâl: Kantarcı.
Kıyye: Okka.
Kilârî: Vakıf kuruluşlarının tamir ve restorasyonu için lüzumlu eşyanın muhafaza edildiği deponun koruyucusu. ( Yani kilerci ve ambarcı )
Kile: Hububât ölçmede kullanılan 4 şinik, 8 kutu veya 50 kaseye denk ölçü birimi.
Kurşuncu: Vakfedilmiş bazı binaların özellikle cami ve medreselerin kubbelerini kurşun kaplamakla görevli sanatkâr kişi.
Külhancı: 1.Saray hamamlarını ısıtmakla görevli kimse. 2. Hamamların ateş ocaklarını yakan kimse.
Lağımcı: Su yollarının tamir işleriyle görevlendirilmiş kişi.
Meremmetçi: Vakıf olarak halkın hizmetine sunulmuş binâların tamir ve restorasyonu ile meşgul olan şahıs. Ayrıca bu kelime meremmâti olarak da kullanılır.
Mevlid-hân: Mevlid okuyucusu. Mevlid özellikle Peygamber Efendimizin doğumu münasebeti nedeniyle okunması adet haline gelmiştir. Çeşitli vesilelerle okutulur.
Mezbele-keş: Başlıca vazifesi vakıf kuruluşları etrafında biriken süprüntüleri kuyulara doldurmaktan ibâret olan şahıs. Yani çöpçü.
Mu’allim-i sıbyân: Sıbyan mekteplerinde okul öncesi çocukların eğitim ve öğretimiyle vazifeli öğretmen.
Mu’arrîf: Cami ve tekkelerde hayır sahiplerini iyilikle anan ve onlara hayır duada bulunan müezzin ve derviş kimseler.
Muhaddis: Hz. Peygamberin hadislerini öğrenen hadis âlimi.
Muhammediye-hân: Gelibolulu Yazıcızâde Muhammed Efendi (öl.1451) tarafından Türkçe olarak şiir hâlinde kaleme alınmış olan Muhammediye adlı eseri okumak için tayin edilmiş kişi.
Muhâsib: Vakıfların hesap işleriyle meşgul olan görevli kişi.
Muhaddis: Hadisleri öğrenip rivayet eden kişi.
Muhallefât: Ölenin geriye bıraktıkları şeyler.
Mu’id-i ders: Medreselerde talebelerden daha üst seviyede bulunan müderrislere yardım etmekle görevlendirilmiş bulunan öğretim elemanı, asistan.
Murâkıb: Denetleyici.
Musallîn: Namaz kılanlar.
Mustahfız: Bâzı vakıf mütevelli’leri için yapılmış idâre binasının bekçisi.
Mu’temed: Kendisine güvenilen hesap elemanı ( yani veznedar )
Mu’temed-i meremmâti: Su yollarının tamiri için, ihtiyacı olduğu zaman meremmâti’ye teslim etmek şartıyla, vakıf paralarının kendisine emânet edildiği kişi.
Muvakkit: Namaz vakitlerinin tayini için muvakkit-hâne ‘de bulunan saatlerden sorumlu şahıs.
Muvakkit-hâne: Büyük camilerin bitişiğinde küçük bir odadır. Namaz vakitleri ile ilgili işlemler burada yapılır.
Mücellid: Kitaplara cilt yapan kişi.
Müderris: Medresenin en yetkili öğretim elemanı. ( Yani profesör )
Müezzin: Minarelerde ezan okumakla görevli kişi.
Müfessir: Kur’an tefsiri okutan öğretim elemanı.
Müfettiş: Bazı vakıf kuruluşlarının işleyişini teftiş etmekle görevlendirilmiş şahıs.
Mühürcü: Sadrazamlar ile nazır ve valilerin mühürlerini muhafaza edip gerekli evrakı mühürleyen memur.
Mühürdâr-ı imâret: İmaretlerde kâtib-i kiler tarafından tutulan kayıtları kontrol etmekle yükümlü şahıs.
Mülk-hân: Kur’ân’ın Mülk suresini okumakla yükümlü okuyucu kişi. Tebareke-hân’ın müteradifidir.
Müslim-han: Allah katında Peygamberin şefa’atini kazanmak gayesiyle, meşhur hadis eseri Sahih-i Müslim’i okumakla görevlendirilmiş okuyucu kişi.
Mütevelli: Vakfı yönetmekle yükümlü kimseler.
Müvezzî: Tesbit edilmiş zaman ve mekânlarda okumaları için, Kur’an cüzlerini okuyucularına dağıtmak ve toplamakla görevli şahıs.
Müzehhib: Kitap ciltlerini tezhiplemekle ( kenar süsleri ) görevlenderilmiş şahıs.
Na’at-hân: Peygamberin övüldüğü na’at şiirlerini okumakla görevlendirilmiş kişi.
Nakîb: İmaretlerin yönetimiyle görevlendirilmiş kişi.
Nazır: Vakıf mütevellisini teftiş ve vakıf işlerini kontrol etmekle görevlendiren kişi.
Nâzırı cüz-hân: Cüz-hân denilen du’a okuyucularının vazifelerini yapıp yapmadıklarını kontrol etmekle görevli şahıs.
Nâzır-ı kütüphâne: Kütüphanelerin işleyişini kontrol eden görevli müfettiş.
Nakkâd: İmaretlerde pirinç ve buğdayı ayıklamakla görevli kişi, ayıklayıcı
Nakkâd-ı kendûm: 1 .Tahıl elemede kullanılan kalbur yapan esnaf. 2. Vakıf ve imaretlerde buğday eleyen, ayıklayan görevli.
Noktacı: Cüz-hân ve devir-hânları kontrol etmek gayesiyle, her seferinde Kur’an’ın ne kadarının okunduğunu işaret etmekle vazifelendirilmiş şahıs. Söz konusu okuyucuların gözetim ve denetiminden sorumlu şahıs.
Pâsbân-ı dekâkîn: Bazı vakıf dükkanları korunmakla görevli gece bekçisi.
Perdeci: Caminin perdelerini takıp çıkarmak ve muhafaza etmekten sorumlu kişi.
Râh-âbi: Suyu kaynağından şehirlere kadar ulaştıran su yollarının bakımından sorumlu olan görevli.
Re’is kandilcîyân : Kandilci’lerin başkanı.
Sandukî: Kur’ân ve dua okuyucularının belli zaman ve yerlerde okumak mecburiyetinde oldukları Kur’an nüshalarını veya diğer du’a kitaplarını husûsi sandıklarda muhafaza etmekle görevli şahıs. Buna sandukcu da denilmektedir.
Saka: Vakıf kuruluşlarına çeşmeden su taşıyan kişi.
Saka-yı zevrak: Asıl vazîfesi, Mekke’deki Zemzem Suyundan Zevrak denen şişelerle İstanbul’a su göndermekle görevli olan şahıs.
Sarraf: Bazı para vakıflarını vakfiyedeki şartlara göre işleten vakıf görevlisi.
Sebilci: Sebillerde bedava su dağıtmakla görevli şahıs.
Semsem: Susam
Ser-bölük-i râh-âbi: Su yolları bakımı ile görevli bölüğün başkanı.
Sıbyan: Okul öncesi mekteb öğrencisi.
Siracî: Kandil yakarak etrafı aydınlatmakla görevli şahıs.
Su nâzırı: Şehirlerde suların dağıtımından sorumlu olan kamu görevlisi. Sularla ilgili işlerde çalışan bütün memurlar, bu şahsın denetimi altında bulunuyorlardı.
Su yolları kethüdası: Su-nâzırın yardımcısı.
Süpürgeci: Vakıf dükkanlarının bulunduğu bazı sahaları süpürmekle görevli şahıs.
Şâkird-i habbâz: İmaretlerde çalışan fırıncıya yardım eden şahıs.
Şâkird-i tabbâh: İmaretlerde aşçı yardımcısı.
Şamdancı: Vakıf kuruluşlarında bulunan şamdanların bakımı ve yakılıp söndürülmesiyle meşgul olan görevli.
Şa’ir: Arpa.
Şeyh: Tekke ve zaviyelerin başında bulunan en yetkili kişi.
Şeyhü’I-kurra’: Kaidelerine göre Kur’ân’ın okunuşunu bilen ve bunun öğretimini yapan ilim adamı. Kurra hafızlarının hocası.
Şeyh-i imaret: İmaretlerin yönetimiyle görevlendirilmiş olup, imârete uğrayan yolcuların ve fakirlerin doyurulmasıyla meşgul olan şahıs.
Şifâ-i şerif hocası: Ebü’l-fazI Kâdı lyaz b. Musâ’nın kısaltılmış adı eş-Şifâ-i Şerif, olan meşhur eserini okutmakla görevli öğretici.
Tabbâh: İmaret ve tekke aşçısı.
Tabbâh-ı ‘âşûra: Bazı vakfiyelerde ileri sürülen şartlar gereğince, Muharrem Ayının onuncu günü pişirilerek dağıtılması gereken âşura adlı yemeği hazırlamakla görevli aşçı. Yani aşure pişiren kimse.
Taşra lağım bölükbaşısı: Osmanlı İmparatorluğunun eyaletlerinde çalışan su yolu bölüklerinin başı.
Tebâreke-hân: Tebâreke okuyan yani “Mülk” suresini okumakla görevlendirilmiş okuyucu.
Türbedâr: Vakıf türbelerinin korunmasıyla görevli şahıs.
Vaiz: Vaaz eden kişi yani muhtelif vakıf kuruluşlarında dinleyicilere İslam prensiplerini izah eden kişi.
Vekil-harc: Vakıf kuruluşları için gerekli malların satın alınması ve satışı vazîfesiyle yükümlü şahıs.
Vezzân: Vezinci olan kişi, kantarla tartı yapan kişi.
Vird-hân: Kur’an ayetleri ve hadis cümleleri de ilave edilerek büyük İslam mutasavvıfları tarafından yazılmış hususi zikir virdlerini tekkelerde okutulmakla görevlendirilmiş şahıs.
Yâsin-hân: Kur’ân’ın Yasin suresini okumakla görevlendirilmiş okuyucudur.
Yamak: Şeyh’ül-kurra’nın yardımcısı.
Yasakçı: Başlıca vazifesi imaretlerde yemek yeme hakkına sahip olan kişilere yemek dağıtıldığı sırada, oraya girişi kontrol etmekten ibaret olan kişi.
Zağferan: Safran ( Safranbolu’da üretilen şifalı bir bitki )
Zâkîr: Tekkelerde tarikatlara mahsus zikir meclisleri esnasında, dervişleri coşturmak gayesiyle ilâhiler okumakla görevlendirilmiş şahıs.